Enerji Yoğun Sektörlerde Adil Geçiş: İmkânsız Değil, Acil!
WWF-Türkiye ve Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), enerji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin düşük karbon ekonomisine geçişteki adil dönüşüm performansını değerlendiren yeni bir rapor yayımladı. “Enerji Yoğun Şirketlerde Adil Dönüşüm Yaklaşımları” başlıklı çalışma, özel sektörün adil geçiş stratejilerini ve eksikliklerini ortaya koyarak, sürdürülebilir bir geleceğe yönelik kritik öneriler sunuyor.
Adil Geçiş Nedir ve Neden Önemlidir?
Adil geçiş kavramı, iklim kriziyle mücadele süreçlerinde çalışanların ve toplumun refahını koruyan hak temelli bir yaklaşım olarak tanımlanıyor. Fosil yakıt ekonomisinden düşük karbonlu ekonomiye geçişin, sosyal ve ekonomik adalet çerçevesinde planlanmasını gerektiriyor.
✔ İşçilerin beceri dönüşümüne yatırım yaparak istihdam olanaklarını koruma
✔ Yerel toplulukların ve tedarik zincirinin sosyal etkilerini yönetme
✔ Şirketlerin, düşük karbonlu üretim süreçlerine geçişte sosyal koruma politikaları geliştirmesi
Bu unsurlar, adil dönüşüm sürecinin yalnızca çevresel bir değişim olmadığını, aynı zamanda toplumsal ve ekonomik sürdürülebilirliği de kapsadığını gösteriyor.
Raporun Öne Çıkan Bulguları
WWF-Türkiye ve SEFiA’nın çalışmasında, Borsa İstanbul BİST 30 ve Sürdürülebilirlik Endeksi’nde yer alan 18 enerji yoğun şirket ile 6 elektrik üretim şirketi olmak üzere toplam 24 şirket incelendi. Değerlendirme, şirketlerin adil geçiş sürecindeki yaklaşımlarını altı temel ölçüt üzerinden analiz etti.
🔹 Adil geçiş stratejileri kurumsal planlara dahil edilse de sosyal, ekonomik ve toplumsal risklerin yönetimi eksik kalıyor.
🔹 Şirketlerin düşük karbonlu dönüşüm süreçlerinde çalışanların ve etkilenen yerel paydaşların sosyal etkilerini belirleme ve izleme mekanizmaları zayıf.
🔹 Çalışanlara sunulan beceri gelişim programları, mevcut istihdamı desteklemeye odaklanıyor; ancak yeni iş alanlarına yönelik beceri kazandırma süreci ihmal ediliyor.
Rapora göre, adil geçiş planlamasında en gelişmiş sektör çimento olurken, petrokimya ve otomotiv sektörleri onu takip ediyor. Elektrik üretim sektörü ise en zayıf performansı sergiliyor. Özellikle fosil yakıta dayalı elektrik üretim şirketleri, adil dönüşüm konusunda en geri kalan sektörler arasında yer alıyor.
WWF-Türkiye: Özel Sektör Süreci Hızlandırmalı
WWF-Türkiye İklim ve Enerji Programı Müdürü Tanyeli Sabuncu, iklim krizinin etkilerine dikkat çekerek özel sektörün sorumluluk alması gerektiğini vurguladı:
“İklim krizinin derinleşen etkileri ve emisyon azaltımına yönelik düzenlemelerin getirdiği riskler, toplumun kırılgan kesimleri üzerinde baskı oluşturuyor. Yenilenebilir, doğa dostu ve erişilebilir bir enerji sistemine geçişte özel sektör dönüşümün kalbinde yer alıyor. Şirketlerin, topluma yönelik risk analizlerini güçlendirmesi ve adil geçişi hızlandırması gerekiyor.”
Sabuncu, Türkiye’nin ulusal iklim hedeflerinin küresel hedeflerle uyumlu hale getirilmesinin ve özel sektör için daha net bir çerçeve çizilmesinin gerekliliğini belirtti.
SEFiA: Özel Sektörün Rolü Kritik
SEFiA Direktörü Bengisu Özenç, özel sektörün adil dönüşüm sürecindeki kritik rolüne vurgu yaptı:
“İklim finansmanı giderek daha fazla önem kazanırken, özel sektörün sorumluluk alması gerekiyor. Adil geçişin etkin bir şekilde sağlanması için işçi ve işveren temsilcileri, araştırma kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte hareket etmesi büyük önem taşıyor.”
Özenç, şirketlerin yenilenebilir enerji yatırımları ve düşük karbon teknolojilerine yönelik planlarını hızlandırmaları gerektiğini belirtti.
Enerji Yoğun Şirketler İçin Güçlü Öneriler
Rapor, enerji yoğun sektörlerin adil geçiş sürecinde eksik kalan yönlerine çözüm sunacak öneriler sıralıyor:
✔ Paydaşlarla daha güçlü diyalog mekanizmaları oluşturulmalı.
✔ Düşük karbonlu teknolojilere geçişte sosyal koruma politikaları uygulanmalı.
✔ Çalışanların beceri dönüşümüne yönelik programlar önceliklendirilmeli.
✔ Şirketler, uzun vadeli hedefler belirleyerek ara planlar geliştirmeli.
✔ Yenilikçi teknolojilere yatırım yapılarak çalışanlara yeniden beceri kazandırma programları artırılmalı.
✔ İklim risklerine ilişkin raporlamalar, istihdam etkilerini de içerecek şekilde genişletilmeli.
✔ Özel sektör, sivil toplumla daha yakın temas kurarak adil geçiş sürecinde savunuculuk rolü üstlenmeli.

Adil Geçişi Engelleyen Riskler
Raporda, enerji yoğun şirketlerin karbonsuzlaşma sürecinde sosyal riskleri göz ardı ettiği belirtiliyor. WWF-Türkiye ve SEFiA, bu süreçte risklerin ölçülebilir sistemlerle yönetilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
📌 En büyük riskler:
- Şirketlerin adil geçişi sosyal sorumluluk projeleriyle sınırlandırması
- Çalışanlara yönelik beceri kazandırma programlarının yetersiz olması
- Tedarik zincirine yönelik risk analizlerinin eksikliği
WWF-Türkiye ve SEFiA, bu risklerin şeffaf ve izlenebilir politikalarla yönetilmesinin kritik bir gereklilik olduğunu vurguluyor.
Özel Sektör İçin Zorunluluk Haline Gelen Adil Geçiş
WWF-Türkiye ve SEFiA’nın “Enerji Yoğun Şirketlerde Adil Dönüşüm” raporu, enerji sektöründeki şirketlerin karbonsuz ekonomiye geçiş sürecini, sosyal ve ekonomik açıdan adil bir şekilde gerçekleştirmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
🔹 Çimento, petrokimya ve otomotiv sektörleri adil geçiş sürecinde ilerleme kaydederken, elektrik üretim sektörü en zayıf performansı sergiliyor.
🔹 Şirketlerin beceri dönüşümü, sosyal koruma politikaları ve paydaş diyalogları konusunda eksikleri bulunuyor.
🔹 Adil geçiş, yalnızca çevresel bir zorunluluk değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik sürdürülebilirlik için de kritik bir faktör.
WWF-Türkiye ve SEFiA, şirketlerin adil geçiş sürecini hızlandırmaları, sosyal riskleri yönetmeleri ve sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlamaları gerektiğinin altını çiziyor.